Milliyet yazarı Hasan Pulur Akşam yazarı Engin Ardıç'a 'hayvan' dedi. Ama bunu direk değil kelime oyunlarıyla söyledi. Ağır eleştirilere Ardıç, ayn sertlikte karşılık verdi..
'Türkiye'nin eskimiş gazetecileri' arasında gördüğü Pulur'u öyle bir tarif etti ki.. başlıklı köşe yazısında Ardıç, onu nesli tükenmekte olan bir ırktan birisi olarak görüyor.
Cumhuriyet bayramı kutlamaları ve nutuk alabama seo eleştirilerine getirdiği yorumu çarpıttığını iddia ettiği Pulur için bakın neler söyledi:
-(...)Hasan Pulur gibi adamların dağarcıklarının ağzı dardır. Dişe dokunur bir eğitim görmemişlerdir, yabancı dil de bilmezler. Yurt dışına, beleş olmadığı sürece çıkmazlar. Yaşama gustoları ya Ankara’nın Piknik meyhanesinde, ya da İstanbul’da ellili yılların Balıkpazarı şarapçılarında takılır kalır.
Kültür dünyaları, Varlık Yayınları’nın eski sarı kapaklı baskılarıyla tanıdık yazarların ve yayıncıların gönderdikleri gene beleş kitaplar arasına sıkışmıştır. Üstelik “zihin tembelliği” de vardır bunlarda, dağarcıklarını isteseler de dolduramazlar.
Yazılarına “kalite” katma kaygısıyla yaptıkları alıntılar da Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’inden fazla ileri gitmez. Ne yani, Ted Hughes ya da Silvia Plath mı okuyacaklardı?
Eski Türkiye’nin eskimiş gazetecileridir bunlar: Kapaklandıkları gazetede çete oluşturan, patronla tavla oynayıp yakınlık kuran, hiçbir genci adam yerine koymayan, kimseye yüz vermeyen, burnundan kıl aldırmayan, adam tutup adam kaydıran, alt oyan, iç boşaltan, artık nesli tükenmek üzere olan ayrı bir ırk, bir “eski Cağaloğlu canlısı”...
Solla molla ilgileri olmadığı halde, o eski Türkiye’de solculuk “geçer akça” olduğu için kendilerini solcu diye yutturmayı başarmışlardı. Şimdi artık onları yalnızca “İsmet Paşa emeklisi” memurlar okuyorlar ve bunların sayıları da gitgide azaldığından, gazetelerinin satışları da gitgide düşüyor.
Kategori : MEDYA