Ne hazindir ki dün Dünya İnsan Hakları günüydü. İşte o gün büyük bir trajedi yaşandı. İnsan haklarına tecavüz edildi. Hem de alenen, alçakça ve pervasızca.. Bulunmalı o caniler, bu ayıp temizlenmeli.
Gün boyu ceset toplandı İzmir sahillerinden.. Kimisi kayalıkların arasında, kimisi başıboş suyun üstünde, kimisi sahile vurmuş halde.. 'Hayvanlar' gibi dolduruldukları gemiden saçıldılar denize..
Savaş, yoksulluk, terör kaos, anarşi, işsizlik hepsini aynı noktaya yönlendirdi. İranlı, Filistinli, Iraklı ve Somalili mülteciler. Milletleri farklı ama amaçları ortaktı.. Tek istedikleri insanca yaşamaktı. Ama Ege'nin kıyısı hayatlarının son durağıydı..
Tıkış tıkış dolduruldular balıkçı teknesine.. 85 kişinin umuda yolculuğu kabusa dönüştü.. İnsan kaçakçılarının tek derdi vardı: Ellerinde kalan son paralarını almak.
Bu katiller, canavar ruhlu tüccarlar sadece para seo ları değil hayallerini de çalıyordu. Kurdukları düşler Ege'nin serin suları arasında bedenleriyle birlikte kaybolup gidiyordu.
Küçük tekne bu kadar yüke dayanamadı. Fırtınalı denizde alabora oldu. Hayatları gibi ölümleri de trajik oldu. Sefillik içinde geçen yaşamları kötü bir sonla bitiyordu.
Yolun sonuna gelmişlerdi.. Çığlıklar atıyorlardı. Birçoğu yüzme bilmiyordu. Bilen de yoruldu bıraktı kendini.. kadın, çocuk, yaşlı, genç hepsini dalgalı deniz büyük bir iştahla yutuyordu..
Kimlikleri bile çıkmadı.. Adsız ve vatansızdılar, paçavra gibi denizden çöp toplanır gibi toplandılar. Sanki öylesine yaşamışlardı, fazlalıktılar. Şimdi aradan çekildiler. Ama vicdanlarda derin izler bırakarak.
43 ceset çıkarıldı. 20'den fazla kayıp var. 6 kişi bu faciadan kurtulabildi. Ya onları ölüme yollayanlar. Kişi başına 2 bin dolar aldılar. Cepleri para dolmuştu. Gerisi vız geliyordu onlara.. Gerisi teferruattı.
Oysa insanlık kendi sermayesini tüketiyor. O insanların günahı vebali en başta o alçakca hayal tacirliği yapanların alnına kara bir leke gibi yapışacak. Onları oraya sevk edenlerin, kendi küpünü doldurmakla meşgul olanların suratına çarpacak.
GÖÇMEN MAFYASI NASIL ÇALIŞIYOR?
Kaçak, Türkiye’ye Doğu Anadolu’dan giriş yapıyor ve İstanbul’a gelerek ilk etabı tamamlıyor. Kaçaklar buradan kamyonlarla Ege ve Akdeniz sahillerine taşınıyor. Ödeme yapıldıktan sonra buradan kaçakçılar tarafından motor veya gemilere “yüklenerek” Yunanistan veya İtalya’ya gönderiliyor.
Bu ülkelerden birisinde bir süre beklendikten sonra yolculuk yine karayoluyla devam ediyor. Soğuk hava depolu kamyonlar veya TIR’ların özel bölmelerinde yapılan uzun seyahat Paris’te son buluyor. Afgan dağlarından başlayan ve Avrupa’nın pırıltılı şehirlerinde son bulan bu çileli yolculuğu kadınlar ve çocuklar genelde tamamlayamıyor ve yolda ölüyor.
İNSAN KAÇAKÇILARININ FİYET LİSTESİ
Avrupa (Karayolu) 2,5-5 bin dolar
Avrupa (Denizyolu) 4-6 bin dolar
İngiltere 8 - 10 bin dolar
ABD 15 - 20 bin dolar
Kanada 10 - 15 bin dolar
Avustralya 12 - 15 bin dolar
BU CEZALAR YETERLİ DEĞİL
Türkiye insan kaçakçılığına karşı önemli başarılar elde etti. 2006 yılı İnsan Kaçakçılığı raporunda Türkiye'yle bahsedildi. Verilen cezalar da yeni TCK ile artırıldı. Ama yeter li mi tabii ki hayır.
İnsan kaçakçılığına verilen hapis cezası 8 yıldan 12 yıla çıkartıldı. Bu kadar insanın canına kastedenlere verilen cezalar malesef böyle.. Cinayetten hiç bir farkı olamayan bu suça verilen cezalar yeniden gözden geçirilmeli..
SINIR MUHAFIZLARI GELİYOR AMA...
Hükümet, alınan tüm bu önlemlerin yanı sıra sorunun çözümü için bir master plan üzerinde çalışıyor. Ama ortada somut bir adım yok. 3 sene önce masaya yatırılan projeden ses seda çıkmadı. Plana göre AB normlarına uyum çalışmaları kapsamında kara ve deniz sınır güvenliği askerden alınarak, 70 bin kişilik ‘Sınır Muhafız Teşkilatı’na devredilecek. İçişleri Bakanlığı’na bağlı teşkilatta görev alacak muhafızlar özel eğitimden geçecek. Bu değişim Türkiye’nin tüm sınırlarında 20 yıl içinde tamamlanacak.
Kategori : GÜNCEL